Herkese Merhaba,
Bu blog aslında sadece yeni yerler gördüğüm seyahatlerim içindi ama bu sefer bir değişiklik yapıp hayatımın en keyifli seyahati olan Miniğime kavuşma serüvenimi anlatmak istedim..
Yeni bir ülke yada şehir değil yeni bir hayattan bahsedeceğim bu kez. Şuan minik kızım kucağımda uyuyor ve ben aniden içimden geldiği için bu yazıyı yazmaya karar verdim..
Hayatım boyunca hep seyahat etmeyi çok sevdim. İlk bilgisayar oyunum bile "Genç gezginin dünya turu" diye bir oyundu. Yeni sokaklarda yürümek, yeni tatlar, yeni maceralar her zaman düşlediğim şeydi. Meğer bir de kızımın hayatıma katılmasıyla başlayacak serüven varmış!. Şu aralar hergün yeni bir sokak değilde kızımın yeni mimiklerini, çıkardığı sesleri, minik hareketlerini keşfediyorum.. Evde olmaktan hiç almadığım kadar keyif alıyorum..
Artık seyahat etmek istediğim ülkeleri seçerken hayatımın aşkıyla aramızda elimizi tutan Miniğimizi hayal ediyoruz ☺️
Minik tavşanıma hamile olduğum 9 ay boyunca seyahat etmekten hiç vazgeçmedik biz. Daha karnımdayken alıştı kızım bizimle yeni yerler keşfetmeye.. Hatta şuan düşündüm de önemli günler hep seyahatlerde oldu. İlk kıpırdanışını hissetmem, babasının onu ilk hissedişi, hatta miniğimizin bizi seçtiğini bile uzun bir yılbaşı seyahatinden döndükten 1 hafta sonra öğrendik. O yüzden hamileyken seyahatten korkmayın. Biz kızımız henüz 2 aylıkken ve aylardan Şubatken (karlı ve buz gibi bir Şubatken) İsviçre'ye seyahat ettik.. Sonra Adana, Bodrum derken 9 ay Nasıl geçti anlamadık :) emin olun bu hem sizin hemde bebeğinizin ruh sağlığına çok iyi geliyor.. Unutmayın siz ne kadar iyi hissederseniz bebeğinizde o kadar iyi hisseder, doğduktan sonra da o kadar huzurlu ve keyifli olur..
Ben hamile olduğum 9 ay boyunca en çok Mutlu hissetmeye dikkat ettim. Kendimi üzecek, kızımı mutsuz hissettirecek hiçbir şey yapmadım, öyle ortamlara girmedim, aklıma köyü şeyler getirmedim. Evet kızım beni hiç zorlamadı, çok rahat bir 9 ay geçirdim ama yinede fiziken yaşadığınız değişikliklere alışmanız Zaman alabilir o yüzden iç Huzurunuz çok çok önemli.. Burada tabi Kocişkolara da çok iş düşüyor. Benim canım kocam Prensesler gibi baktı ve hissettirdi bana.. Sabırlı, romantik, düşünceli ve en önemlisi çok ilgiliydi.. En az benim kadar heyecanla ve merakla bekledi kızımızı :) tabii yıllardır istediği ve hayalini kurduğu kızına kavuşacağı için belki de benden daha sabırsızca bekledi ☺️❤️ birkez daha hayatımın en doğru kararının onunla evlenmek olduğunu hatırlattı bana.. Muhteşem bir eş olduğu gibi şimdide en tatlı baba oluyor kızımıza :) Biraz romantizmden zarar gelmez: "Seni çok seviyorum Sevgilim.." ❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Ruh haliniz dışında ikinci olarak en çok yediklerinize dikkat edin.. Ben asla 2 kişilik beslenmedim!. Bu çok önemli çünkü vücudunuza katacağınız gereksiz kilolar sadece sizin görüntünüz değil bebeğinizin yeri açısından da çok önemli, siz ne kadar yağ eklerseniz vücudunuza bebeğin yeri o kadar daralır.. O yüzden sadece sağlıklı beslenin yeter. Bol bol su için!. "Su hayattır, hayat güzel!" Sloganını hamilelik beslenme sloganı belleyin :) saatli beslenmek, öğünleri atlamadan her şeyden yeterince yemek işin püf noktası. Paketli gıdalar ne kadar az o kadar iyi. Tatlıda tuzluda gerekli. Herhangi birşeyi yemeyi doktorunuz önermedikçe kesmeyin. Yememek değil yemek sağlıklıdır unutmayın. Kilo almamak için bebeğinizden besin esirgemeyin sakın. Ben bu yazdığım şekilde 9 ayı 7 kiloyla tamamladım ve bebeğim de gayet sağlıklı (maşşallah'larınızı duyar gibiyim☺️) bir şekilde normal yollarla 39+3 de doğdu, hiç de zayıf bir bebek değildi..
Bir başka önemli tavsiyem de, etraftaki telkinleri filtreleyebilmek.. Ben; doktorum (doktor çok önemli, kesinlikle güvenmelisiniz), 2 annem ve çok yakın birkaç arkadaşım dışında ne tavsiye aldım ne hikaye dinledim. Hamilelik tamamen size özel bir deneyim, bu bebeğinizle sizin seyahatiniz unutmayın. O yüzden farklı fikirler yanlış sonuçlar doğurabilir. Kimse sizin bedeninizi sizden iyi tanıyamaz!! Başkalarının zorlu doğum hikayeleri yada şanssızlıklarını dinleyerek modunuzu düşürmeyin..
Geriye dönüp baktığınızda stresle değilde keyifle anacağınız bir hamilelik için; sağlıklı beslenip, "Mutlu olmayı" tercih edip, pozitif düşünüp, huzurlu olun yeter. Eksikleri değilde, var olanları görün, sahip olduklarınıza şükredin. Her şey o kadar hızlı değişiyor ki inanın sonradan o dert ettiğiniz mide bulantılarını bile özleyeceksiniz..
Benim 1 kere bile midem bulanmadı, başım dönmedi, grip bile olmadım.. Kızım bana hiç zorluk çıkarmadı. Onu huzurla beklediğimi hissetmiş gibi huzurlu ve sakin bir hamilelik ve doğum yaşattı bana.
Onun bana gelişi, şimdiye kadar ki tüm maceralardan, tüm seyahatlerden daha anlamlı ve keyifli oldu. Bundan sonra onun varlığıyla gezilerimiz daha da güzel olacak eminim ❤️ iyi ki bizi seçmiş.. İyi ki seyahatlerimize 3. Gezgini almaya karar vermişiz :)
Şu an içinde olduğum içsel seyahatimin kısa özeti böyleydi.. Yazımın sonunda hepinize Mutlu ve Eğlenceli seyahatler diliyorum. Tabii en iyi yol arkadaşlarıyla birlikte ;)
Merak ettikleriniz
Aralık 25, 2015
Temmuz 29, 2015
Viyana, Avusturya Lezzetleri
Soğuk mu soğuk Viyana'da ki sıcak tatlarla Merhaba...
2014-2015 Yılbaşı tatilimizle ilgili hatırladığım ilk detay havanın soğukluğuydu itiraf ediyorum.. Ama bugün resimleri açıp baktığımda yediğimiz pastaların, içtiğimiz kahvelerin tadı da damağıma gelmedi değil :) Sonra malum aşerme durumlarına dalmamak için hemen yazımı yazıp konuyu zihnimde kapatmaya çalıştım :)
Bir gün de, vaktimiz bol olduğundan kahvaltıyı arabamızda değil de mekanda yapmaya karar verdik ve Chilai isimli kahvaltı salonuna gittik. Gerçekten lezzetli ve oldukça doyurucu bir kahvaltıydı, meyveli yoğurttan portakal suyuna kadar full dolu bir sofraydı.
Kahvaltı dışında, Viyana'da 3 kez de akşam yemeği yedik çünkü genelde öğle ve akşam yemeklerini o gün geziyor olduğumuz şehirlerde yiyorduk. Bunun yanında bol bol peynirli domuz sosisiyle yapılan Käsekreiner isimli sandviçlerinden tattık :) tadı gerçekten çok çok lezzetliydi kesinlikle tavsiye ederim :) birkaç yerde denedik ve en lezzetlisinin Kärtnerstrasse caddesinde bulunan Benetton'ın yanındaki büfede olduğuna karar verdik, tabii bunda servis elemanının Türk olması ve bize torpilli bol peynirli sosislerden vermesi kesinlikle etkili olmadı (!!!)
2014-2015 Yılbaşı tatilimizle ilgili hatırladığım ilk detay havanın soğukluğuydu itiraf ediyorum.. Ama bugün resimleri açıp baktığımda yediğimiz pastaların, içtiğimiz kahvelerin tadı da damağıma gelmedi değil :) Sonra malum aşerme durumlarına dalmamak için hemen yazımı yazıp konuyu zihnimde kapatmaya çalıştım :)
Tüm Viyana gezi bloglarında okuyabileceğiniz gibi bende tatlılarını tek geçiyorum Viyana'nın... Vitrinlerdeki pastalardan hangisini yiyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Önemli bir detay, yemek yiyip sonra geç vakitte de tatlımı yerim diyorsanız o gün tatlıyı unutun derim çünkü çoğu güzel pastane saat 18.00 civarı servislerini kapatıyorlar, DEMEL'den bu sebeple elimiz boş gözümüz vitrinde kalarak çıktık...
Gelelim günlük yemek rutinine, Sabah kahvaltılarımızı Stöck adında hemen her sokakta bir şubesi olan pastane, restoran tarzı bir yerden alıp genelde yola koyuluyorduk, malum gezilecek çok yer gidilecek uzun yollar vardı. Sadece 1 gün kahvaltı ve kahve+pasta seansımızı mekanda oturarak geçirdik. Stöck için söyleyebileceğim tek şey, çok çok lezzetli ekmekleri, sandviçleri ve kruvasanları olduğuydu. Bunun yanında geniş bir içecek büfesi var ki kahvaltınıza eşlik etmesi için sütten meyve suyuna kadar her şeyi bulabilirsiniz.
Bir gün de, vaktimiz bol olduğundan kahvaltıyı arabamızda değil de mekanda yapmaya karar verdik ve Chilai isimli kahvaltı salonuna gittik. Gerçekten lezzetli ve oldukça doyurucu bir kahvaltıydı, meyveli yoğurttan portakal suyuna kadar full dolu bir sofraydı.
Kahvaltı dışında, Viyana'da 3 kez de akşam yemeği yedik çünkü genelde öğle ve akşam yemeklerini o gün geziyor olduğumuz şehirlerde yiyorduk. Bunun yanında bol bol peynirli domuz sosisiyle yapılan Käsekreiner isimli sandviçlerinden tattık :) tadı gerçekten çok çok lezzetliydi kesinlikle tavsiye ederim :) birkaç yerde denedik ve en lezzetlisinin Kärtnerstrasse caddesinde bulunan Benetton'ın yanındaki büfede olduğuna karar verdik, tabii bunda servis elemanının Türk olması ve bize torpilli bol peynirli sosislerden vermesi kesinlikle etkili olmadı (!!!)
Akşam yemeklerinin birini meşhur Figlmüller'de yedik ve meşhur Schnitzel ini tattık. Ben beğendim, ama herkesin damak zevkine uygun olmayabilir, şahsen domuz olanı tavuktan daha lezzetli geldi bana. Ve yanında gelen Kartofel Salat çok çok lezzetliydi.
Viyana'ya denk gelen ikinci akşam yemeğimiz 31 Aralık Yılbaşı akşamına denk geldi. 1516 diye bir mekanda yedik yemeğimizi ve gayet keyifli bir akşam geçirdik. Burası özellikle kendi biralarını yapmalarıyla da meşhurlar. Özellikle menüde ki alerjik maddeler listesi çok ilginçti, yemeklerde alerjik reaksiyon yaratabilecek maddeleri tek tek kategorize edip listelemişlerdi.
Yılbaşı gününden bahsetmişken, gündüz Christmas Market alanında içtiğimiz sarımsaklı meşhur çorbadan ve Punsch isimli sıcak şarabından bahsetmeden geçmeyelim. Çorbayı büyükçe bir ekmeğin içinden içiyorsunuz, ben pek beğenmedim. Şarabıysa özel bardaklarda ikram edip bardağı da hediye ediyorlar, buna da aşık olduğum söylenemez.
Viyana'da ki son akşam yemeğimiziyse Vapiano da yedik. Zaten bildiğimiz bir mekan olan Vapiano yine bizi şaşırtmadı, çok lezzetli makarnalar ve pizzalar yedik, yanına da güzel bir şişe şarap içtik ve tabii ki çok komik bir rakam ödeyerek çıktık mekandan.
Viyana yakınlarında Osmanlı'nın son fethedebildiği yer olan Kahlenberg dağını gezmeye gittiğimiz gün de tepede manzara eşliğinde içtiğimiz kahveler oldukça lezzetliydi. Birimiz de yanlış hatırlamıyorsam çilekli şarap içmiş ve beğenmişti...
Başka bir günü yine Avusturya'nın başka bir şehrinde geçirdik. Hallstatt.. Bu şehri gerçekten görmeniz gerekli, muhteşem bir manzarası ve çok değişik mimarisi var. Biz yaklaşık 300 yıllık olduğu söylenen bir restoranda yedik yemeğimizi. Gasthof Simony...
Mekan, taş duvarlardan oluşan eski bir ev gibi duruyor, içerisi tam olarak konsepte uygun olarak, bir dağ evi kıvamında döşenmiş.
Bahsettiğim taş duvarlar o kadar kalın ve sağlam ki hala, arka odada ki wireless bizim bulunduğumuz alanda çekmiyordu.
Ben makarna yedim, masada ki diğer yemeklerde, ördek ve balıktı. Tabii yanına da meşhur Königs Beer vardı.
Eveeetttt, gelelim Viyana'nın tatlılarına :) Demel en meşhuru olsa da tüm pastanelerde bu güzel tatlılara rastlayabilirsiniz. Biz, Aida ve Oberlee isimli 2 mekanda denedik. Tüm denediklerimizde oldukça lezzetliydi.
Benden bu kadar yemek detayı sanırım yeter.. Sizde Viyana'ya gittiğinizde değişik bir yer keşfederseniz, denemeye varım..
Bol lezzetli, tatlı tatiller :)
Bol lezzetli, tatlı tatiller :)
Etiketler:
aida,
akşam yemeği,
Austria,
avusturya,
breakfast,
dinner,
figlmüller,
hallstatt,
kahlenberg,
kahvaltı,
kahve,
lunch,
ogle yemeği,
pasta,
schnitzel,
snitzel,
viyana,
wienna
Temmuz 27, 2015
Bratislava, Slovakya, Temmuz 2015
Merhaba,
Neredeyse üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen bugün hatırlayabildiğim kadarıyla size Bratislava gezimizi anlatacağım. Farkındayım çok çok uzun zaman oldu, fakat gerçekten vakit darlığı bunun için tek açıklamam.. Heyecanla gelmesini beklediğimiz minik kızımız yazılarımı biraz aksattı kabul!!..
2014 Yılbaşı tatilimiz için Viyana'ya gidip çevrede görülecek şehirlere de günü birlik geziler yapmıştık. Bu gezilerin ilki Bratislava'ya idi. Malum Viyana'ya 50 dk mesafede olunca ilk görülecek şehir orası oldu... Çok rahat bir araba yolcuğundan sonar şehre açıkçası ufak çaplı bir şaşkınlık yaşamıştık.. Şehir merkezi fazla düzenli ve fazla modern gelmişti. Tabii bu duygu, arabadan inip geziye yürüyerek devam edip, sonrasında da o tarihi yokuşa gelince ortadan kayboldu.. Merkezdeki metro durağında içtiğimiz o muhteşem sıcak çikolatanın etkisini de unutmamak gerekli tabii..
Benden size son bir tavsiye, bu şehri bahar aylarında yada yaz aylarında gezin! Yoksa bizim gibi, saat başı içeri girip ısınabileceğiniz bir mekan arar durursunuz :(
Şimdiden iyi seyahatler..
Neredeyse üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen bugün hatırlayabildiğim kadarıyla size Bratislava gezimizi anlatacağım. Farkındayım çok çok uzun zaman oldu, fakat gerçekten vakit darlığı bunun için tek açıklamam.. Heyecanla gelmesini beklediğimiz minik kızımız yazılarımı biraz aksattı kabul!!..
2014 Yılbaşı tatilimiz için Viyana'ya gidip çevrede görülecek şehirlere de günü birlik geziler yapmıştık. Bu gezilerin ilki Bratislava'ya idi. Malum Viyana'ya 50 dk mesafede olunca ilk görülecek şehir orası oldu... Çok rahat bir araba yolcuğundan sonar şehre açıkçası ufak çaplı bir şaşkınlık yaşamıştık.. Şehir merkezi fazla düzenli ve fazla modern gelmişti. Tabii bu duygu, arabadan inip geziye yürüyerek devam edip, sonrasında da o tarihi yokuşa gelince ortadan kayboldu.. Merkezdeki metro durağında içtiğimiz o muhteşem sıcak çikolatanın etkisini de unutmamak gerekli tabii..
Biz sadece 1 günü şehirde geçirdiğimiz için (1 gün bu ufak şehir için kesinlikle yeterli), panoramik şehir turu, öğle yemeği, sonrasında Christmas Market keşfi ve Viyana'ya dönüş şeklinde planladık günü..
Şehirde gezerken bize gore ilginç sayılabilecek hareket tasvirli heykeller görebilirsiniz. Bunlar tamamen şehrin dokusuyla ilintili.. Bu heykellere, çok fazla renkli vitrinleri olan hediyelik eşya dükkanları da eşlik ediyor, diğer Avrupa şehirlerine gore daha ucuz sayılabilecek bir şehir olduğundan, vitrinler size içeri davet edebilir :)
Son olarak, gezilecek yerleri listelemek gerekirse, aşağıdaki rotayı takip edebilirsiniz;
- Old Town
- Hediyelik Eşyacılar
- Slovak National Theatre
- Cumil Heykeli
- UFO Observation desk
- St. Michael's Tower and Street
- St. Martin's Cathedral
- Bratislava Castle
Benden size son bir tavsiye, bu şehri bahar aylarında yada yaz aylarında gezin! Yoksa bizim gibi, saat başı içeri girip ısınabileceğiniz bir mekan arar durursunuz :(
Şimdiden iyi seyahatler..
Nisan 13, 2015
Adana, Türkiye, Nisan 2015
Hepinizi uzzuuuuun bir aradan sonra Merhaba :)
Biliyorum aslında bu yazıdan once yazmam gereken başka seyahatlerim var ve blogu mu az biraz ihmal ettim.. Ama haklı nedenlerim var :) Seyahatlerimizde artık minik bir de prensesimiz olacağından, onun ailemize sürecinde heyecanımız biraz yazılarımdan ona kaydı =)) bundan böyle bebek ve çocukla seyahat konularında da yazacağım sanırım..
Yazılmayı bekleyen uzun yılbaşı tatili ve sonrasında doğduğum yer olan İsviçre tatilimizden once bu kısa Adana gezimizi yazıp tekrar bloğuma ısınmaya karar verdim :)
Geçtiğimiz haftasonunu Adana'da geçirdik arkadaşlarımızla.. Tabii ki hepinizin tahmin edebileceği gibi çok "lezzetli" bir tatildi..
Cumartesi günü çok erken bir saatte (07.30 gibi!!) Adana havalimanına indikten sonra rahatlıkla şehir merkezine ulaştık, zaten havalimanı şehir merkezine şaşırtıcı derecede yakın, taksiyle çok kısa sürde otelimize geçtik. Biz Ibis otelde kaldık, çok da memnun kaldık. Özellikle konumunu beğendik, hem Adana çarşıya yakın, hemde Adana'nın Bağdat Caddesi denilen Ziya Paşa' ya yakın..
İlk gün Merkez Park ta gözleme ve Adana ya özgü sıkma denilen bizce peynirli dürüm olan kahvaltılıklarından tattıktan sonra, Sabancı ailesinin Adana'ya "hediyesi" Avrupa'nın en büyük camiisi olan Sabancı Camii ne gittik. Camii gerçekten güzel, 6 minaresi; 6 farklı camii mimarisinden örnekleri içerisinde barındırmasını simgeliyormuş, bizde Adanalı bir tanıdıktan öğrendik..(Kendisine selamlar =))
Tabii gözleme ve sıkma bizi kesmeyince, yine Adana da meşhur olan Kazım Büfe ye doğru yola çıktık.. Gerçekten meşhur olmasında katkısı olan Muzlu Sütü çok lezzetliydi. Bitirene kadar, sütü farklı yapan ne diye tartıştık ve sonunda doğal süt olmasına bağladık :) sütün yanında yengen tostu yemenizi de öneririm.
Kazım Büfe nin devamında biraz dinlenip kebap seansına hazırlanmak için otelimizin yolunu tuttuk.. 2 saatlik "Siesta"dan sonra günlük kebap faslı için Hacıbayram bölgesinde ki Eyvan Kebap a doğru yola koyulduk. Gerçekten anlatıldığı kadar var. Yedikçe yiyesiniz geliyor ve sofradan kalktığınızda şişkinlik hissetmiyorsunuz. Biz, Adana kebap ve Beyti söyledik, yanında da eşsiz mezeler ve çiğ köfte tabii ki :) lezzetin çok iyi olmasının yanında fiyatlar da cidden çok iyi :) İstanbul'a gore çok çok ucuza mekandan ayrılabilirsiniz..
Kebap faslının ardından biraz şehir turu ve yürüyüş, sonrasındaysa hemen Eyvan Kebap'ın yanında bulunan tatlıcıya daldık :) Kadayıfçı Olcay. muhteşem künefesinden tatmadan dönmeyin derim. Biz hem künefe, hem havuc dilimi, hem kadayıf hem de kaymaklı denilen yöresel tatlıdan yedik =))
İkinci güne Ziya Paşa bulvarındaki Mado da kahvaltı yaparak başladık. Tam bir brunchtı.. açık büfe kahvaltının tadına doyamadık, İstanbul dan farklı olarak kahvaltımızı canlı klasik müzik dinletisi eşliğinde yapmak ayrı bir keyifti :)
Adana'ya gelmişken cezerye ve cevizli sucuk almadan dönmek olmazdı tabii ki.. Bunun için Kazancılar'a gidip (bir önceki gün Kumkapıyı andıran bu meşhur sokağa gidip keşif yapmıştık) gözümüze kestirdiğimiz dükkandan tatlılarımızı alıp, şehir turuna devam ettik. Kazancılar'ın sonundaki çay bahçesinde türk kahvesi molamızdan sonra Adana'nın başka bir bölgesi olan Yeni Adana denilen bölgeye geçtik.. Göl kenarında nargilemizi içtikten sonra yavaş yavaş 2. gün kebap seansına doğru yola çıktık..
Elem Restaurant sayesinde Adana'ya şaanına yaraşır bir şekilde veda ettik.. Kebabının yanında şiddetle önerebileceğimiz sucuğunu ve humusunu denemeden dönmeyin derim.
Biz Adana'dan çok güzel tatlarla ayrıldık ve hafta sonumuzu keyifli bir şekilde tamamladık.. Size de tavsiyem, hava yolu şirketlerinin kampanyalarını takip edip, hafta sonlarınız için böyle ufak kaçamaklar yaratmanız..
Unutmayın, seyahatler nefes almaktır :)
Biliyorum aslında bu yazıdan once yazmam gereken başka seyahatlerim var ve blogu mu az biraz ihmal ettim.. Ama haklı nedenlerim var :) Seyahatlerimizde artık minik bir de prensesimiz olacağından, onun ailemize sürecinde heyecanımız biraz yazılarımdan ona kaydı =)) bundan böyle bebek ve çocukla seyahat konularında da yazacağım sanırım..
Yazılmayı bekleyen uzun yılbaşı tatili ve sonrasında doğduğum yer olan İsviçre tatilimizden once bu kısa Adana gezimizi yazıp tekrar bloğuma ısınmaya karar verdim :)
Geçtiğimiz haftasonunu Adana'da geçirdik arkadaşlarımızla.. Tabii ki hepinizin tahmin edebileceği gibi çok "lezzetli" bir tatildi..
Cumartesi günü çok erken bir saatte (07.30 gibi!!) Adana havalimanına indikten sonra rahatlıkla şehir merkezine ulaştık, zaten havalimanı şehir merkezine şaşırtıcı derecede yakın, taksiyle çok kısa sürde otelimize geçtik. Biz Ibis otelde kaldık, çok da memnun kaldık. Özellikle konumunu beğendik, hem Adana çarşıya yakın, hemde Adana'nın Bağdat Caddesi denilen Ziya Paşa' ya yakın..
İlk gün Merkez Park ta gözleme ve Adana ya özgü sıkma denilen bizce peynirli dürüm olan kahvaltılıklarından tattıktan sonra, Sabancı ailesinin Adana'ya "hediyesi" Avrupa'nın en büyük camiisi olan Sabancı Camii ne gittik. Camii gerçekten güzel, 6 minaresi; 6 farklı camii mimarisinden örnekleri içerisinde barındırmasını simgeliyormuş, bizde Adanalı bir tanıdıktan öğrendik..(Kendisine selamlar =))
Tabii gözleme ve sıkma bizi kesmeyince, yine Adana da meşhur olan Kazım Büfe ye doğru yola çıktık.. Gerçekten meşhur olmasında katkısı olan Muzlu Sütü çok lezzetliydi. Bitirene kadar, sütü farklı yapan ne diye tartıştık ve sonunda doğal süt olmasına bağladık :) sütün yanında yengen tostu yemenizi de öneririm.
Kazım Büfe nin devamında biraz dinlenip kebap seansına hazırlanmak için otelimizin yolunu tuttuk.. 2 saatlik "Siesta"dan sonra günlük kebap faslı için Hacıbayram bölgesinde ki Eyvan Kebap a doğru yola koyulduk. Gerçekten anlatıldığı kadar var. Yedikçe yiyesiniz geliyor ve sofradan kalktığınızda şişkinlik hissetmiyorsunuz. Biz, Adana kebap ve Beyti söyledik, yanında da eşsiz mezeler ve çiğ köfte tabii ki :) lezzetin çok iyi olmasının yanında fiyatlar da cidden çok iyi :) İstanbul'a gore çok çok ucuza mekandan ayrılabilirsiniz..
Kebap faslının ardından biraz şehir turu ve yürüyüş, sonrasındaysa hemen Eyvan Kebap'ın yanında bulunan tatlıcıya daldık :) Kadayıfçı Olcay. muhteşem künefesinden tatmadan dönmeyin derim. Biz hem künefe, hem havuc dilimi, hem kadayıf hem de kaymaklı denilen yöresel tatlıdan yedik =))
İlk günü Ziya Paşa bulvarındaki akşam birasıyla sonlandırırken aramızdan bazılarının aklında Şırdan vardı =) tabii ki denemeden dönmedik. Caddenin hemen paralelindeki Bulvar da tadına baktık. Çok etkileyici olmasa da tadına bakmaya değer..İkinci güne Ziya Paşa bulvarındaki Mado da kahvaltı yaparak başladık. Tam bir brunchtı.. açık büfe kahvaltının tadına doyamadık, İstanbul dan farklı olarak kahvaltımızı canlı klasik müzik dinletisi eşliğinde yapmak ayrı bir keyifti :)
Adana'ya gelmişken cezerye ve cevizli sucuk almadan dönmek olmazdı tabii ki.. Bunun için Kazancılar'a gidip (bir önceki gün Kumkapıyı andıran bu meşhur sokağa gidip keşif yapmıştık) gözümüze kestirdiğimiz dükkandan tatlılarımızı alıp, şehir turuna devam ettik. Kazancılar'ın sonundaki çay bahçesinde türk kahvesi molamızdan sonra Adana'nın başka bir bölgesi olan Yeni Adana denilen bölgeye geçtik.. Göl kenarında nargilemizi içtikten sonra yavaş yavaş 2. gün kebap seansına doğru yola çıktık..
Elem Restaurant sayesinde Adana'ya şaanına yaraşır bir şekilde veda ettik.. Kebabının yanında şiddetle önerebileceğimiz sucuğunu ve humusunu denemeden dönmeyin derim.
Biz Adana'dan çok güzel tatlarla ayrıldık ve hafta sonumuzu keyifli bir şekilde tamamladık.. Size de tavsiyem, hava yolu şirketlerinin kampanyalarını takip edip, hafta sonlarınız için böyle ufak kaçamaklar yaratmanız..
Unutmayın, seyahatler nefes almaktır :)
Ocak 04, 2015
Yılbaşı, 2014
Yeni bir yıldan, yeni umutlarla ve yeni heyecanlarla Merhaba :)
Aslında değişen hiç birşey olmamasına rağmen, yeni bir yıl yine hepimizin içine heyecanlar umutlar doldurdu biliyorum.. Bu yüzden, yılın en sevdiğim zamanı yılbaşı zamanıdır, hele de her yer ışıl ışıl olduysa..
Aslında hem yılın en sevdiğim zamanı, hem de tatil için en sevdiğim bahanelerden biridir yeni yılın gelişi :) bu yılda geçen yıl olduğu gibi yeni yılı yurt dışında karşıladık..
26 Aralık-02 Ocak tarihleri arasında Viyana'daydık.. Tabii ki sadece Viyana da tamamlamadık tatili, Bratislava, Budapeşte, Hallstatt, Grinzing, Kahlenberg ve son olarak Semmering i de görüp döndük İstanbul'a..
Tüm bu şehirlerin detaylarını kendi postlarında okuyabilirsiniz..
Vakit bulur bulmaz hepsini tamamlayacağım..
2015 in hepimize mutluluk, bol kahkaha ve neşe getirmesi dileğiyle..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)